İspanyolca içindeki engaño ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki engaño kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte engaño'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki engaño kelimesi kandırmak, yamuk yapmak, kandırmak, aldatmak, kandırmak, dolandırmak, dolandırmak, aldatmak, alay etmek, dalga geçmek, aldatmak, kandırmak, hile yapmak, aldatmak, kandırmak, aldatmak, sahte, taklit, hile, aldatma, aldatma, kandırma, aldatmaca, şaka, hile, oyun, hilekârlık, düzenbazlık, aldatıcılık, üçkâğıtçılık, aldatma, aldatmaca, hile, yanılgı, yanlış inanç, hile, düzen, dolap, aldatmaca, şaka, muziplik, hile, dolap, üçkâğıt, hile, dolap, dümen, aldatmaca, aldatmaca, dolandırıcılık yapma, dolandırma, hile yapma, üçkâğıtçılık yapma, kılık değiştirme, kazıklama, kazık, saçmalık, aldatmak, kandırmak, aldatmak, kandırmak, görünüşe aldanma, dolandırmak, kazıklamak, kandırmak, yanlış bilgi vermek, dolandırmak, (parasını, vb.) çarpmak, aldatmak, kandırmak, işletmek, aldatmak, kandırmak, yanıltmak, aldatmak, kandırmak, ayartmak, yutturmak, kandırmak, kandırmak, kanmamak, aldatmak, kandırmak, kocasını aldatmak, kocasını boynuzlamak, kapana kıstırmak, aldatmak, kandırmak, aldatmak, oyun etmek, kandırmak, kandırmak, kandırmak, düşüp kalkmak, kandırmaya çalışmak, dolandırmak, aldatmak, kazıklamak, kandırmak, kandırmak, tuzağa düşürmek, kapana kıstırmak, dolandırmak, kandırmak, kandırmak, dolandırmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
engaño kelimesinin anlamı
kandırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pensé que me amaba, pero me estaba engañando. |
yamuk yapmakverbo transitivo (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Frankie y Johnny eran amantes, pero él la engañaba con Nellie Bly. |
kandırmak, aldatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lo engañó haciéndole creer que era más joven. Adamı, yaşının daha genç olduğunu söyleyerek kandırdı. |
kandırmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Verónica se dejó engañar por las atenciones de Víctor, pero él terminó casándose con otra. |
dolandırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El estafador engañó al sistema. |
dolandırmak, aldatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La policía está a cargo del caso de las agencias de viajes que estafan a las personas. |
alay etmek, dalga geçmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Las acciones de los criminales burlaron al sistema. |
aldatmak, kandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
hile yapmak, aldatmak, kandırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No me gusta jugar a las cartas con Aaron porque hace trampa. |
aldatmak(con trucos) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sahte, taklit
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ross se enfadó cuando se enteró de que la enfermedad de Isabelle era un engaño. |
hile, aldatma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hay demasiado engaño en este mundo. |
aldatma, kandırma, aldatmacanombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La compañía se había valido del engaño para conseguir que sus clientes compraran bienes de calidad inferior. |
şaka
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hile, oyun
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Más tarde se supo que el susto de la bomba había sido un engaño. |
hilekârlık, düzenbazlık, aldatıcılık, üçkâğıtçılıknombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aldatmanombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Agatha se sintió culpable por no contarle a su marido la verdad sobre su paradero, pero solo era un engaño sin importancia. |
aldatmacanombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jeremy no podía creer que hubiera caído en un engaño tan obvio. |
hilenombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yanılgı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Todo lo que crees saber sobre tu novio es un engaño. |
yanlış inanç
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La convicción de Charlie de que Emily se va a casar con él es una mera delusión. |
hile, düzen, dolap
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La policía arrestó a Richard por fraude. |
aldatmaca, şaka, muziplik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La publicación sobre el hombre que aprendió a caminar sobre el agua era una broma. |
hile, dolap, üçkâğıt
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hile, dolap, dümen, aldatmaca(argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aldatmaca
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El comerciante corrupto hizo algunos trucos financieros para engañar a los contadores. |
dolandırıcılık yapma, dolandırma, hile yapma, üçkâğıtçılık yapma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los estafadores planearon el timo con esmero. |
kılık değiştirme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El ladrón de joyas era un maestro del disfraz. |
kazıklama, kazık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El estafador hizo un timo para llevarse el dinero de la anciana. |
saçmalık(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aldatmak(eşini, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Carolina admitió que engañaba a su esposo. |
kandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Las reacciones positivas del jefe me hicieron creer que me ascendería. |
aldatmak, kandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Fred creyó que estaba haciendo una buena inversión pero resultó que un estafador lo estaba engañando. |
görünüşe aldanma
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Definitivamente parece de confianza, pero no hay que guiarse por las apariencias. |
dolandırmak, kazıklamak, kandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El sospechoso aparentemente estafó a varios ancianos. |
yanlış bilgi vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El criminal engañó a la policía para poder escapar. |
dolandırmak, (parasını, vb.) çarpmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El anticuario timó a la anciana, le compró varios muebles valiosos por solo 100 libras. |
aldatmak, kandırmak, işletmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) No dejes que esos anuncios tan chulos te engañen. |
aldatmak, kandırmak, yanıltmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El abogado engañó a los nuevos clientes sobre la posibilidad de ganar el caso. |
aldatmak, kandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
ayartmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Me engañaron para que creyera que hoy iba a cobrar el cheque. |
yutturmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Frank siempre está intentado engatusarme con excusas. |
kandırmaklocución verbal (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mis amigos me engañaron para que fuese a ver un musical. |
kandırmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No dejes que los políticos te engañen para creer que sus propuestas son lo mejor para el país. |
kanmamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mamá nunca se deja engañar por tus excusas. |
aldatmak, kandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) No quería comprar el boleto, ¡me engañó! |
kocasını aldatmak, kocasını boynuzlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La mujer le puso los cuernos a su marido solo por despecho. |
kapana kıstırmak(por engaños) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Eventualmente, un policía encubierto atrapó al narcotraficante. |
aldatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kandırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No dejes que te tome el pelo con sus tonterías. |
aldatmak, oyun etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Fred engaña a la gente todo el tiempo: no tomes en serio nada de lo que dice. |
kandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El estafador me engañó y me sacó todo el dinero que tenía. |
kandırmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Steve engaño a Joe para que hiciese la colada toda la semana. |
düşüp kalkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Helen atrapó a su esposo teniendo una aventura con otra mujer. |
kandırmaya çalışmak(informal) (birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) "¡Me estás cargando!" dijo Bob. "No, es verdad" insistió Neil. |
dolandırmak, aldatmak, kazıklamak(argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Adrian se dio cuenta demasiado tarde de que el vendedor le había engañado. |
kandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El enemigo engañó a los pilotos para que dispararan contra misiles desactivados. |
kandırmaklocución verbal (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
tuzağa düşürmek, kapana kıstırmak(para que haga algo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pippa está intentado engañar a Ben para que vaya a la fiesta. |
dolandırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cuando Ruth se dio cuenta de que Mick la estaba estafando, rompió el contrato. |
kandırmak(mentir con un perfil falso en Internet) (internet üzerinden) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kandırmak(birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Kate no se dio cuenta de que el hombre que conoció en un sitio de citas online la estaba engañando hasta que se gastó la mitad de sus ahorros en él. |
dolandırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
İspanyolca öğrenelim
Artık engaño'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
engaño ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.