Fransızca içindeki feu ne anlama geliyor?
Fransızca'deki feu kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte feu'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki feu kelimesi ateş, alev, ateş, merhum, trafik ışığı, parlaklık, parıltı, şevk, ısı, sıcaklık, yangın, ateş hattı, ocak, trafik ışığı, trafik lambası, yakmak, tutuşturmak, ateş etmek, ateş, yahni, güvenlik duvarı, ateşkes, itfaiyeci, sokağa çıkma yasağı, yeniden tutuşturmak, ateşli, hararetli, silahlı saldırı, yangın duvarı, başlatan şey, heyecanlandırmak, şömine parmaklığı, top ateşleme ipi, ateşe vermek, ateşe vermek, yakmak, onaylamak, tasdik etmek, olur, silah sesi, yanan, yanmakta olan, cesur, atılgan, sağlıklı, göz önünde, şöhret, piroteknik alet/mühimmat, kamp ateşi, silah, ateşli silah, silah sesi, silah sesi, kontrol edilemeyen yangın, kontrol altına alınamayan yangın, kamp ateşi, maytap, fren lambası, ateş böceği, ateş topu, yeşil ışık, kırmızı ışık, dur ışığı, uçuk, orman yangını, kamp ateşi, yangına körükle gitmek, ateşle oynamak, yakmak, ateşe vermek, ortamlara akmak, ateşe vermek, ateş etmek, ateşkes, ateş açmak, ateşlemek, ateş etmek, şömine yanındaki, yavaşça, ağır ağır, yavaş yavaş, alevler içinde, (trafik) uyarı işareti, işaret, bahçe atıklarını yakmak için yakılan ateş, trafik ışığı, alev topu, sağlamlık belgesi, yeşil ışık, olumsuz karar, kullanım süresi, arabadan ateş açma, havai fişek gösterisi, piroteknik gösteri, ateş etmek, ateşlemek, hafif ateşte haşlamak/pişirmek, şenlik ateşi, yerinde duramayan kimse, izin vermek, küçük far, izin, uyarı ışığı, kesinlikle emin olmak, kırmızı ışık anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
feu kelimesinin anlamı
ateş, alevnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le feu produit de la chaleur et de la lumière. |
ateşnom masculin (cuisine, camping) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils ont posé une bouilloire sur le feu. Çaydanlığı ateşe koydu. |
merhum(littéraire) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Feu John Peters était quelqu'un de bien. |
trafik ışığınom masculin (signaux de circulation) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le trafic s'est arrêté quand le feu est passé au rouge. Trafik ışığı kırmızı yanınca tüm araçlar durdu. |
parlaklık, parıltınom masculin (brillant d'une pierre précieuse) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il faut tailler les diamants pour qu'ils brillent de tous leurs feux. |
şevknom masculin (ardeur) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle était tout feu, tout flamme. |
ısı, sıcaklıknom masculin (Cuisine) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Faites cuire la viande à feu vif. |
yangınnom masculin (dans un bâtiment, une forêt) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y avait un incendie dans un vieil entrepôt près d'ici. Yakınlardaki eski depoda yangın çıktı. |
ateş hattı(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le président de l’entreprise est sous le feu des critiques des actionnaires. |
ocak(de cuisinière) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
trafik ışığı, trafik lambası
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quand le feu (de signalisation) passe au rouge, vous devez vous arrêter. |
yakmak, tutuşturmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils ont brûlé le gros tas de déchets qu'ils avaient collectés. |
ateş etmek(birisine, bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les soldats tiraient sur les positions ennemies. |
ateşnom masculin (pour les fumeurs) (sigara yakmak için) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Excusez-moi, vous avez du feu ? |
yahni
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tom prépare un ragoût pour le dîner. |
güvenlik duvarınom masculin (Informatique) (bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il se peut que vous deviez désactiver le pare-feu pour installer le programme. |
ateşkesnom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les armées ont décidé d'entamer un cessez-le-feu à Noël. |
itfaiyeci
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les pompiers ont été appelés pour maîtriser l'incendie. |
sokağa çıkma yasağınom masculin (restriction légale) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les autorités militaires ont imposé un couvre-feu à l'attention de tous les civils. |
yeniden tutuşturmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
ateşli, hararetli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le volcan fit pleuvoir des particules enflammées sur la ville voisine. |
silahlı saldırı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a eu une fusillade dans le centre-ville hier soir et la police lance un appel à témoins. |
yangın duvarınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a un pare-feu entre chaque chambre de l'hôtel. |
başlatan şey(bir şeyi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La violente diatribe de l'acteur fut le déclencheur des attaques des médias contre lui. |
heyecanlandırmak(figuré : le public) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
şömine parmaklığınom masculin (cheminée) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
top ateşleme ipinom masculin invariable (canon) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ateşe vermek(familier) (argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les voleurs de voiture ont cramé la voiture quand ils n'en ont plus eu besoin. |
ateşe vermek, yakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
onaylamak, tasdik etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le patron a-t-il déjà approuvé le projet ? |
olur(assentiment) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'accord du patron n'est toujours pas arrivé. |
silah sesi(arme à feu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le soldat entendit les détonations des fusils ennemis. |
yanan, yanmakta olanlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quand nous sommes arrivés, la grange était en flammes (or: en feu). |
cesur, atılgan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Leurs enfants sont fougueux mais bien disciplinés. |
sağlıklılocution verbale (familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mon grand-père a 98 ans et il pète la forme. |
göz önündelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La star s'habitua à vivre sous les projecteurs (or: sous le feu des projecteurs). |
şöhret(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le politicien essayait d'éviter le feu des projecteurs parce qu'il n'aimait pas l'attention. |
piroteknik alet/mühimmatnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ne vous approchez jamais d'un feu d'artifice qui n'a pas explosé. |
kamp ateşinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous sommes allés récupérer du bois pour notre feu de joie. |
silah, ateşli silahnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Veuillez laisser les armes à feu hors du bâtiment. |
silah sesinom masculin pluriel (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Soudain, le bruit de coups de feu résonna dans les bois. |
silah sesinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous avons entendu un coup de feu au loin. |
kontrol edilemeyen yangın, kontrol altına alınamayan yangınnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le feu de forêt a détruit une douzaine de maisons dans les collines d'Adélaïde. |
kamp ateşinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Après dîner, il y a des Chamallows à griller sur le feu de camp. |
maytap(petit) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
fren lambasınom masculin (otomobil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ateş böceği
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ateş topunom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yeşil ışıknom masculin (signalisation) (trafik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) On n'aura jamais le feu vert. |
kırmızı ışık, dur ışığı(trafik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il faut toujours s'arrêter au feu rouge (or: au rouge). |
uçuk(dudakta) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je n'embrasse jamais personne avec un bouton de fièvre. |
orman yangınınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a un risque élevé de feu de forêt dans cette zone dû au manque de pluie. |
kamp ateşinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce soir-là, nous nous sommes tous assis autour du feu de camp pour boire des bières et raconter des histoires de fantômes. |
yangına körükle gitmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Crier après des élèves en colère ne peut que jeter (or: mettre) de l'huile sur le feu. |
ateşle oynamaklocution verbale (figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu ne devrais pas jouer avec le feu comme tu le fais, tu vas te retrouver prise à ton propre piège. |
yakmak, ateşe vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pour couvrir son meurtre, l'assassin a mis le feu à la maison de la victime. |
ortamlara akmaklocution verbale (figuré, populaire) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'équipe de football a célébré sa victoire, ils ont mis le feu. |
ateşe vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a mis le feu à sa propre maison pour toucher l'argent de l'assurance. |
ateş etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dès que j'en donnerai l'ordre, tirez sur le cuirassé. |
ateşkeslocution verbale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les deux camps se sont mis d'accord pour cesser le feu. |
ateş açmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ils ont ouvert le feu dès qu'ils ont vu son arme. |
ateşlemek, ateş etmeklocution verbale (silah) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le tireur a fait feu à trois reprises avant que la police ne l'attrape. |
şömine yanındakiadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yavaşça, ağır ağır, yavaş yavaş(sans se presser) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Cette recette donne de meilleurs résultat si le plat est cuisiné lentement (or: doucement). |
alevler içinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
(trafik) uyarı işareti, işaret
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a presque eu un accident lorsque le conducteur a ignoré le feu au passage à niveau. |
bahçe atıklarını yakmak için yakılan ateşnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il existe des régulations strictes pour allumer des feux de jardin dans ta propriété. |
trafik ışığınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
alev topunom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sağlamlık belgesinom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ça fait du bien de voir que le projet de bâtiment a reçu le feu vert. |
yeşil ışıknom masculin (figuré : autorisation) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Aujourd'hui, nous avons obtenu le feu vert du directeur pour démarrer le projet. Le conseil m'a donné le feu vert pour mon projet. |
olumsuz karar(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kullanım süresi(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
arabadan ateş açmanom masculin pluriel (hareket halindeki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Osman a avoué être l'auteur des coups de feu tirés depuis une voiture. |
havai fişek gösterisi, piroteknik gösterinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous avons regardé le feu d'artifice au-dessus de la baie depuis notre fenêtre d'hôtel. |
ateş etmek(birisine, bir şeye) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les soldats tirèrent sur (or: firent feu sur) l'ennemi. Askerler düşmana ateş etti. |
ateşlemeklocution verbale (silah) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quand vous avez la cible en ligne de mire, faites feu. |
hafif ateşte haşlamak/pişirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Fais attention à ne pas trop cuire les œufs. Cuis-les à feu doux. |
şenlik ateşinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les villageois se sont réunis dans la soirée pour faire un grand feu. |
yerinde duramayan kimse(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
izin vermek(figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La Federal Aviation Administration a donné le feu vert à une demande d'agrandissement de la piste de l'aéroport. |
küçük farnom masculin (voiture) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Utilise les feux de position quand tu t'approches d'une autre voiture. |
izin(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uyarı ışığınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) À l'époque, l'avancée des troupes était souvent transmise à l'aide de feux de signal. |
kesinlikle emin olmak(figuré : être confiant) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
kırmızı ışıknom masculin (trafik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Arrêtez-vous au feu rouge (or: rouge) s'il vous plaît. |
Fransızca öğrenelim
Artık feu'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
feu ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.