İspanyolca içindeki somos ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki somos kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte somos'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki somos kelimesi yaratık, mahluk, -dır, -dir, -dur, -dür, varoluş, varlık, -dır, -dir, olmak, -ındı, -indi, tutarında olmak, tutmak, -dır, -dir, olmak, bulunmak, oturmak, canlı varlık, organizma, olmak, eşit olmak, dikkate değer, kayda değer, önemli, konfigürasyonsuz, yılmayan, doğruyu söylemek gerekirse, öz varlık, çöpe gitmek, yaltaklanmak, yaltaklık etmek, işareti olmak, habercisi olmak, işaret etmek, alamet etmek, işe yaramak, tanımak, aslını bilmek, cesaretini yitirmek, cevap vermek, sahip olmak, -si olmak, malik olmak, (tarih olarak) önce gelmek, cesaretini kırmak, fark edilmeden, fışkırmak, uçmak, uçup gitmek, elden ele dolaşmak, yansıtmak, aksettirmek, hak etmek, layık olmak, devamlı müşterisi olmak, noktalamak, örnek oluşturmak, örnek teşkil etmek, İlah, zeka, tercüme yapmak, çeviri yapmak, ilerlemek, aşmak, geçmek, karakterinde olan, oluşmak, gelişmek, eli kulağında olmak, sıcak olmak, aynı anlama gelmek, eşit olmak, işaret etmek, iyi anlamak, ilgili olmak, alakalı olmak, temize çıkarmak, beraat etmek, şok etmek, sarsmak, kötü/fena/yazık olmak, desteklemek, nedenini açıklamak, açıklık getirmek, garsonluk yapmak, uygun zaman, rol yapma, numara yapma, fazla karmaşık, duygusal olmak, aday olmak, adaylığını koymak, yıldızı olmak, karşılıksız çıkmak, çok kötü olmak, üzerinde etkili olmak, eşlik etmek, fayda sağlamak, yararlı olmak, sahip olmak, heba olmak, temsil etmek, felâkete sürüklemek, mahvına sebep olmak, geri çevirmek, eşit olmak, nasıl oluyor da, nasıl olur da, olabilir, habersiz, farkında olmayan, haberi olmayan, çok zayıf, sıska, bir deri bir kemik, çok kolay, çocuk oyuncağı, geçimli, başarılı, (yahudiler için) kaşer/temiz olmayan, bu dünyaya ait olmayan, hatalı, yetersiz, çok değil, haberi olmadan, haberi olmaksızın, olmasa, doğruyu söylemek gerekirse, doğrusu, gerçekte, aynı fikirde, öyleyse, eğer öyle ise, talep üzerine, yoksa, nedir, değildik anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
somos kelimesinin anlamı
yaratık, mahluknombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Muchas personas creen que la galaxia está llena de seres inteligentes. Çoğu kişi uzayda akıllı yaratıklar bulunduğuna inanıyor. |
-dır, -dir, -dur, -dürverbo copulativo Mi madre es bajita. |
varoluş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los filósofos debaten sobre el significado del ser. |
varlıknombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Teresa odia a los mentirosos con cada fibra de su ser. |
-dır, -dirverbo copulativo (zaman) La obra es a las ocho. Oyunun başlama saati sekizdir. |
olmak
Ella es oficial de policía. |
-ındı, -indiverbo copulativo (pasiva: con participio de pasado) (geçmiş zaman, edilgen) Mi billetera fue robada ayer. Dün cüzdanım çalındı. |
tutarında olmak, tutmakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Son siete dólares. |
-dır, -dirverbo copulativo (saat) Son las ocho y media. |
olmak, bulunmak(informal, sms) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
oturmak(bir yerde) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Soy de Nueva York aunque crecí en Connecticut. |
canlı varlık, organizma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Miles de pequeños organismos viven en un puñado de tierra. |
olmak(küçük, büyük, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Los duraznos salieron muy pequeños esta temporada. |
eşit olmak(matemáticas) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dos más dos hacen cuatro. |
dikkate değer, kayda değer, önemli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sarah tenía que escribir un ensayo sobre un evento considerable que sucedió en China en 1850. |
konfigürasyonsuz(bilgisayar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Simon no quería molestarse en instalarlo todo él mismo, así que compró un producto preconfigurado. |
yılmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
doğruyu söylemek gerekirse
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sinceramente, sabía que el examen iba a ser difícil. |
öz varlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cuando el músico toca su instrumento, expresa los sentimientos de su alma. |
çöpe gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un nuevo estudio ha descubierto que el 50 por ciento de la comida del mundo se desperdicia. |
yaltaklanmak, yaltaklık etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No aguanto la forma en que mi colega se comporta delante del jefe; siempre le está adulando. |
işareti olmak, habercisi olmak, işaret etmek, alamet etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Esas nubes no auguran un gran día. |
işe yaramak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
tanımak(birbirini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Ustedes ya se conocen? |
aslını bilmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¡Una vergüenza! ¡A tu edad ya lo deberías saber! |
cesaretini yitirmek(PR: vulgar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
cevap vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¡No le contestes a tus padres! |
sahip olmak, -si olmak, malik olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Tienes un ordenador? |
(tarih olarak) önce gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La Biblia hebrea precede la Biblia cristiana. |
cesaretini kırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No quiero desalentarte, pero la marca de coche que te quieres comprar es muy cara de mantener. |
fark edilmeden
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
fışkırmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El agua caliente salió del agujero en la tierra. |
uçmak, uçup gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La bolsa de papel se voló con la corriente de viento. |
elden ele dolaşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) ¿Crees que alcanzará con estos panes y pescados? |
yansıtmak, aksettirmek(figurado) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El crecimiento de la ciudad refleja el crecimiento del país entero. |
hak etmek, layık olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rachel se mereció una promoción. |
devamlı müşterisi olmak(mekan, otel, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hemos frecuentado este hotel por quince años. |
noktalamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
örnek oluşturmak, örnek teşkil etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
İlah
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
zeka(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Él no tiene mucho cerebro. |
tercüme yapmak, çeviri yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Se gana la vida traduciendo. |
ilerlemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Para triunfar en la vida, debes estar dispuesto a trabajar duro. |
aşmak, geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hay una demanda que supera suministros. |
karakterinde olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Hay a quien le resulta fácil perdonar, pero yo no estoy programada de esa manera. |
oluşmak, gelişmek(fikir, proje, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El plan para el proyecto está floreciendo finalmente. |
eli kulağında olmak(mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La amenaza de una guerra se avecinaba. |
sıcak olmak(clima) (hava) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Agosto es un mes muy caluroso en Miami. |
aynı anlama gelmek, eşit olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Tanto la difamación oral como la escrita equivalen a lo mismo. Kocanı aldattın ve ona yalan söyledin, ikisi de aynı kapıya çıkar. |
işaret etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La variable X se aplica a Y. |
iyi anlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) No entiendo bien el código de circulación, así que no puede aconsejarte al respecto. |
ilgili olmak, alakalı olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Esta carta concierne a su reciente comportamiento. |
temize çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nada justifica pegarle a un niño. |
beraat etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
şok etmek, sarsmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La noticia de la muerte de su padre la conmocionó. Deprem bölgesinden yayınlanan görüntüler tüm ülkeyi dehşete düşürdü. |
kötü/fena/yazık olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿No te admitieron? ¡Eso apesta! Sen giremedin mi? Kötü olmuş ya! |
desteklemek(bilgisayar) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mi sistema operativo no admite esta configuración. |
nedenini açıklamak, açıklık getirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El acoso que sufrió en su adolescencia explica su timidez. |
garsonluk yapmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Él ha servido en el restaurante por dos años. |
uygun zaman
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No es nada urgente, por favor llámeme a su conveniencia. |
rol yapma, numara yapma(figurado) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Su comportamiento era tan ridículo que era obvio de que se trataba de una actuación. |
fazla karmaşık(birisi için) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Todo este tema de la economía me sobrepasa. |
duygusal olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Es un hombre que siente intensamente. |
aday olmak, adaylığını koymak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Lorraine se postuló para las próximas elecciones locales. |
yıldızı olmak(etkinliğin, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tim supo que su grupo lo había conseguido cuando encabezaron la lista del festival de música. |
karşılıksız çıkmak(çek) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El cheque rebotó porque había fondos insuficientes en la cuenta. |
çok kötü olmak(coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Esta película apesta. Cambiemos de canal. |
üzerinde etkili olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El testimonio del testigo pesó mucho entre el jurado. |
eşlik etmek(general) (müzik) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ellos van a acompañar a Bob Dylan en su próxima gira. |
fayda sağlamak, yararlı olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hacer más ejercicio beneficiará tu cuerpo. |
sahip olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ella posee la tierra pero toda su familia hace uso de esta. |
heba olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Él la menosprecia, no valora sus buenas cualidades. |
temsil etmek(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los personajes de la novela reflejaban a artistas y políticos típicos. |
felâkete sürüklemek, mahvına sebep olmak(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El ministro cometió un error estúpido, pero eso lo destruyó. |
geri çevirmek(figurado) (çek, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El banco rebotó mi cheque porque no había dinero suficiente en la cuenta. |
eşit olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La ira del hombre igualaba la de su mujer. |
nasıl oluyor da, nasıl olur da
¿Cómo puede ser que no pasaras la prueba después de estudiar tanto? |
olabilir
Mañana puede que mejore el tiempo. |
habersiz, farkında olmayan, haberi olmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Yo pensaba que Nathan sabía que su hija salía por ahí a beber, pero aparentemente no era consciente de ello. |
çok zayıf, sıska, bir deri bir kemik
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los prisioneros estaban escuálidos y sufrían graves problemas de salud. |
çok kolay, çocuk oyuncağı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Después de hacerlo un par de veces, es pan comido. |
geçimli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Jim es un hombre amigable y de trato fácil. |
başarılı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ya de chica tenía un futuro prometedor. |
(yahudiler için) kaşer/temiz olmayan(literal) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los judíos practicantes no comen cerdo porque no es kosher. |
bu dünyaya ait olmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los fantasmas y los duendes son seres de otro mundo. |
hatalılocución verbal (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) No eres culpable de lo que pasó. |
yetersiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Los médicos lo intentaron todo, pero no fue suficiente para salvarlo. |
çok değillocución adjetiva No es tanto lo que trabaja sino el tiempo que pasa manejando. |
haberi olmadan, haberi olmaksızın(birisinin) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
olmasa
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nunca hubiéramos ganado si no hubiera sido por tu ayuda. |
doğruyu söylemek gerekirse, doğrusu
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Seamos justos, Zoe se merece la promoción después de todo el esfuerzo que pone en su trabajo. |
gerçekte
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) La verdad es que no me cae bien, es demasiado arrogante. |
aynı fikirdelocución verbal (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Mis padres no siempre son del mismo parecer en política. |
öyleyse, eğer öyle ise
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) ¿Vas de compras? Si es así ¿puedo ir contigo? |
talep üzerinelocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Referencias disponibles, de ser solicitadas. |
yoksa
Vamos a la tienda ahora, a menos que tengas una mejor idea. Başka bir fikir ileri sürülmedikçe orijinal plana bağlı kalarak hep beraber sinemaya gideceğiz. |
nedir
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) ¿Qué es ese olor? |
değildik
Ni mis compañeros de casa ni yo no estábamos cuando llamó el dueño para cobrar la renta. |
İspanyolca öğrenelim
Artık somos'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
somos ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.