İspanyolca içindeki costumbre ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki costumbre kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte costumbre'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki costumbre kelimesi adet, alışkanlık, âdet, huy, alışkanlık, adet, (herkesçe kabul edilen) norm, kurallaşmış ilke, alışkanlık, âdet, (bir kimseye özgü) hareket/ifade tarzı, kişisel tarz, genel uygulama, alışılageldik, adetten, mutat, âdet, gelenek, alışkanlık, âdet, alışkanlık, zevk, adet, âdet, alışkanlık, gelenek, görenek, genel âdet/kural/kaide, norm, gelenek, görenek, töre, adet, davranış şekli, davranış tarzı, rutin, alışılagelmiş yol/yöntem, ikinci doğa, alışılmış, mutat, adetten olan, beklenildiği gibi, beklenildiği üzere, her zaman olduğu gibi, her zamanki gibi, geleneklere göre, kapı kapı dolaşıp şeker toplama, alışkanlığında olmak, tipik olarak, tipik tarzda, her zamanki gibi, adetten olan, yapmaya başlamak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
costumbre kelimesinin anlamı
adetnombre femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La costumbre es llevar un regalo cuando te han invitado a cenar. |
alışkanlık, âdet, huy
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jenna tiene el hábito de rascarse la oreja cada vez que miente. |
alışkanlık, adet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jane tenía el hábito de salir a correr cada mañana antes de desayunar. |
(herkesçe kabul edilen) norm, kurallaşmış ilke
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La costumbre en esta área es casarse joven. |
alışkanlık, âdet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Como usted sabe caballero, no es mi costumbre quejarme. |
(bir kimseye özgü) hareket/ifade tarzı, kişisel tarz
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mi hermano pequeño tiene la mala costumbre de quitarse los restos de comida de los dientes mientras habla. |
genel uygulamanombre femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En una biblioteca la costumbre es hablar en voz baja. |
alışılageldik, adetten, mutatnombre femenino (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Es costumbre agradecer al anfitrión en tales ocasiones. Bu gibi durumlarda, ev sahibine teşekkür etmek adettendir. |
âdet, gelenek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pregúntale a los locales cómo lo hacen y sigue sus costumbres. |
alışkanlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Era su costumbre empezar el día con una taza de tea. |
âdet, alışkanlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La costumbre local de pasarse las tardes en los cafés se ha extendido a otras provincias. Bu yöre insanlarının öğleden sonralarını kahvelerde geçirme âdeti diğer yörelere de yayılmaktadır. |
zevk
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) ¿Consumir drogas? No, no es mi costumbre. Uyuşturucu kullanmak zevkim değil. |
adetnombre femenino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Según la costumbre, las mujeres del siglo diecinueve tenían que esperar a que un hombre les pidiera salir a bailar. |
âdet, alışkanlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Abrir los regalos en la mañana es nuestro ritual de Navidad. |
gelenek, görenek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En nuestra familia la tradición es abrir los regalos la víspera de Navidad. |
genel âdet/kural/kaide, norm
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mandar una nota de agradecimiento cuando recibes un regalo es la norma. |
gelenek, görenek(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La convención sobre cómo criar niños dice que no debemos darles nalgadas. |
töre, adet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El pueblo tenía varios rituales de primavera, incluyendo el festival anual del tulipán. |
davranış şekli, davranış tarzı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Su comportamiento es extraño y excéntrico. |
rutin, alışılagelmiş yol/yöntem
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cuando el CEO visita la oficina, ¿cuál es la rutina? |
ikinci doğa
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Conducir rápido se vuelve un acto reflejo una vez que se aprueba el examen. |
alışılmış, mutat, adetten olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Zoe paró de camino a la escuela para comprar su habitual café. |
beklenildiği gibi, beklenildiği üzerelocución adjetiva (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Fiel a su costumbre, Jennifer llegó tarde a la escuela. |
her zaman olduğu gibi, her zamanki gibilocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Como de costumbre, no entendí ni una sola palabra de lo que él decía. |
geleneklere görelocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Según la costumbre, la cena debe tener lugar el primer domingo de junio. |
kapı kapı dolaşıp şeker toplama(Cadılar Bayramı'nda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
alışkanlığında olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Estaba tan acostumbrada a caminar a casa después de la escuela que olvidó que tenía que ir a la tienda primero. |
tipik olarak, tipik tarzda, her zamanki gibilocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Como de costumbre, llegó tarde y con una estrafalaria excusa. |
adetten olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) En los restaurantes es habitual dejar una propina de entre el 10 y 15 % de la cuenta. |
yapmaya başlamak(AR) (bir şey) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Últimamente ha tomado la costumbre de levantarse muy temprano. |
İspanyolca öğrenelim
Artık costumbre'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
costumbre ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.