İngilizce içindeki shut ne anlama geliyor?

İngilizce'deki shut kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte shut'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki shut kelimesi kapalı, kapanmış, kapamak, kapatmak, bir yere kapatmak, kapatmak, kapanmak, dinlememek, kapatmak, kapamak, kapatmak, kapatmak/hapsetmek, kesmek, dışarıda bırakmak, içeri almamak, dinlememek, engellemek, dışarıda bırakmak, sayı kaydetmesini engellemek, sesini kesmek, susturmak, kapanmak, kapatmak, inceleme/soruşturma gerektirmeyen dava, hapis hayatı yaşayan kimse, hapis hayatı yaşayan, kapıyı kapatmak, kes sesini, çenesini kapamak, kes sesini, kapa çeneni, hadi be, hadi ya, kapa çeneni anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

shut kelimesinin anlamı

kapalı, kapanmış

adjective (closed)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Wendy went to the shop to buy milk, but it was shut. The door was shut, so Andrew knocked and waited.

kapamak, kapatmak

transitive verb (close)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

bir yere kapatmak

phrasal verb, transitive, separable (keep confined)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Victor keeps his priceless wines shut away from prying eyes.

kapatmak

phrasal verb, transitive, separable (close: business operation) (işyeri, fabrika)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I plan to shut down the business next month.

kapanmak

phrasal verb, intransitive (cease to operate)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Many shops have shut down due to the economic crisis.

dinlememek

phrasal verb, intransitive (informal, figurative (refuse to listen)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

kapatmak, kapamak

phrasal verb, transitive, separable (switch off: a machine, engine) (makine, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

kapatmak

phrasal verb, transitive, separable (switch off: a computer) (bilgisayar, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
To shut down your computer properly, do not simply use the power switch.

kapatmak/hapsetmek

phrasal verb, transitive, separable (enclose, confine)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
We always shut the cat in when she's eating so that the dog doesn't disturb her.

kesmek

phrasal verb, transitive, separable (disconnect, stop supply)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Shut off the electricity at the mains when you go away on holiday.

dışarıda bırakmak, içeri almamak

phrasal verb, transitive, separable (leave outside)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Nancy always shuts the cat out at night.

dinlememek

phrasal verb, transitive, separable (informal, figurative (not listen)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Brian shut out what Kate was saying; he didn't want to know.

engellemek

phrasal verb, transitive, separable (sound, sight: block)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Lauren tried to shut out the images in her mind.

dışarıda bırakmak

phrasal verb, transitive, separable (figurative (person: exclude)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The most exclusive sorority on campus usually shuts out most applicants.

sayı kaydetmesini engellemek

phrasal verb, transitive, separable (US (team: prevent scoring) (rakibin)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The team's failure to shut the opposition out was extremely worrying.

sesini kesmek

phrasal verb, intransitive (slang (stop speaking)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I wish he'd shut up and listen sometimes.

susturmak

phrasal verb, transitive, separable (informal (make [sb] stop speaking)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The dog kept barking, so Mick gave him a biscuit to shut him up.

kapanmak

phrasal verb, intransitive (close premises) (dükkan, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The club owners shut up because of complaints about the noise at all hours of the night.

kapatmak

phrasal verb, transitive, separable (close: premises) (dükkan, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Patel was shutting the shop up when the two men attacked him.

inceleme/soruşturma gerektirmeyen dava

noun (figurative, informal (crime: easily solved)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
This is an open-and-shut case of police brutality.

hapis hayatı yaşayan kimse

noun (person confined to a place)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Bob led a reclusive life as a shut-in, barring himself from society.

hapis hayatı yaşayan

adjective (confined to a place)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The charity delivers meals and groceries to shut-in people such as senior citizens who are sick.

kapıyı kapatmak

verbal expression (figurative (put up a barrier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
He failed his entrance exam, which has shut the door on him becoming a lawyer.

kes sesini

interjection (vulgar, offensive, slang (stop talking) (kaba)

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Shut the f*** up! I don't want to hear another word from you!

çenesini kapamak

expression (vulgar, offensive, slang (stop talking) (argo)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I wish your sister would shut the f*** up!

kes sesini, kapa çeneni

interjection (impolite, slang (stop speaking) (argo)

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Shut up! - what you're saying makes no sense. Oh, just shut up! You have absolutely nothing to say in this matter.

hadi be, hadi ya

interjection (slang (disbelief: no way!)

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Shut up! Sandra can't possibly want to marry that awful man!

kapa çeneni

interjection (impolite, slang (stop talking)

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
I've heard enough of your insults - just shut your mouth!

İngilizce öğrenelim

Artık shut'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

shut ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.