İspanyolca içindeki metido ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki metido kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte metido'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki metido kelimesi kazanmak, içine sokmak, içine tıkmak, sığdırmak, içine koymak, sıkıştırmak, araya sokmak, sokuşturmak, aklına sokmak, kafasına sokmak, sığdırmak, gizlice sokmak, tıkıştırmak, (birşeyi) yasalara/kurallara aykırı olarak çıkarmak, sokmak, topu deliğe sokmak, topu deliğe sokmak, koymak, yerleştirmek, çıkarmak, doldurmak, hileli olarak katmak, topu deliğe sokmak, sokmak, içeri itmek, içine koymak/sokmak, gömleği pantolonun/eteğin içine sokmak, (metin, vb.) araya eklemek/sokmak, ilave etmek, sokmak, batırmak, saplamak, vitese takmak, lafa tutmak, daldırmak, çekmek, takılmak, takılıp kalmak, tıkıştırmak, girmek, sayı yapmak, topu deliğe sokmak, vites değiştirmek, bölmek, tokat atmak, tokatlamak, sille atmak, hapse atmak, hapsetmek, zindana atmak, hızlandırmak, süratlendirmek, hız vermek, sözünü kesmek, bıçaklamak, hata yapmak, pot kırmak, gaf yapmak, berbat etmek, okşama, elleme, elle sarkıntılık, şişelemek, akıl hastanesine yatırmak, tutuklamak, hata yapmak, bastırmak, tıkamak, ahıra koymak, hata yapmak, yanlış yapmak, pot kırmak, kutuya koymak, şişeye koymak, işini/görevini yapmamak, (birini) yatırmak, ortalığı karıştırmak, olay çıkarmak, riske girmek, sorun çıkarmak, pot kırmak, gaf yapmak, çam devirmek, söze karışmak, katılmak, okşamak, vites küçültmek, içine çekmek, sokmak, içine sokmak, kurcalamak, rahatlatmak, hata yapmak, hata yaparak işi bozmak, hapse atmak, içeri tıkmak, hapse atmak, hapse tıkmak, kapatmak/hapsetmek, kodese tıkmak, -e sokmak, hapis cezasına çarptırmak, sıkıştırmak, elle taciz etmek, elle sarkıntılık etmek, gaf, pot, gaf, pot, aldatmak, münakaşaya girmek, hata yapmak, yanlış yapmak, cebe koymak, cebe yerleştirmek, sürüyü toplamak, akıl hastanesine yatırmak, dahil etmek, tıkmak, tıkıştırmak, (küçük bir yere) sıkıştırmak/tıkıştırmak/sığdırmak, meşgul etmek, sığdırmak, kapatmak, içeri sokmak, bozmak, başını derde sokmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
metido kelimesinin anlamı
kazanmak(puan, sayı, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El jugador hizo un gol en el segundo tiempo. |
içine sokmak, içine tıkmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Adrian metió el periódico bajo el brazo. |
sığdırmak(programına, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
içine koymakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sólo mete la sopa en el microondas y caliéntala por unos minutos. |
sıkıştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pude meter unas horas más de trabajo antes de marcharme. |
araya sokmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sokuşturmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Oliver metió los documentos en su mochila. |
aklına sokmak, kafasına sokmakverbo transitivo (figurado) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El profesor radical metió ideas en las mentes de sus estudiantes. |
sığdırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Solo tuve una parada de cuatro horas en Tokio, pero pude meter mucho en ese tiempo. |
gizlice sokmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El visitante metió una sierra de arco en la cárcel para que el prisionero pudiera escapar. |
tıkıştırmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ella metió rápidamente toda su ropa en la maleta. Bavulunu giyecekleriyle tıka basa doldurdu. |
(birşeyi) yasalara/kurallara aykırı olarak çıkarmak(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) A Dan le gustó el vaso de cerveza, así que se lo metió debajo de la chaqueta. |
sokmak(en agua) (sıvı içine) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Alan sintió la temperatura del agua metiendo el pie. |
topu deliğe sokmak(golf) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Metió el putt en el primer intento. |
topu deliğe sokmak(bilardo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Fue un tiro difícil, pero metió la bola. |
koymak, yerleştirmekverbo transitivo (çantaya, bavula) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mete todo en una bolsa de lona. |
çıkarmak(general) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La niña metió su mano entre los barrotes de la cuna. |
doldurmak(arabaya) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Necesito meter las maletas al coche antes de irnos. |
hileli olarak katmak(bir şeyi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Metieron pepitas de oro en la mina para engañar a los posibles inversores. |
topu deliğe sokmakverbo transitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El jugador metió la negra. |
sokmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mete esto en tu bolsillo para que nadie lo vea. |
içeri itmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
içine koymak/sokmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Seth insertó el DVD dentro del reproductor de DVD. |
gömleği pantolonun/eteğin içine sokmak(ropa: bordes) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ursula remetió la esquina de la sábana debajo del colchón. |
(metin, vb.) araya eklemek/sokmak, ilave etmek(texto) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El editor insertó algunos comentarios del autor en el manuscrito. |
sokmak, batırmak, saplamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El cocinero clavó el cuchillo en el mango. Aşçı bıçağını mangoya sapladı. |
vitese takmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Miguel puso primera y se fue. |
lafa tutmak(figurado) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
daldırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Patricio sumergió las hojas en agua. |
çekmek(izleyici, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los circos no son muy populares hoy en día, pero antes atraían a grandes multitudes. |
takılmak, takılıp kalmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) James clavó el hacha en el tronco. |
tıkıştırmak(figurado) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Chris embutió los libros en su mochila. |
girmek(veri, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Introduce el código con el teclado numérico. |
sayı yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¡Y anota una canasta empatando así el juego! |
topu deliğe sokmak(golf) (golf) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Embocó la bola en tres golpes. |
vites değiştirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Él sacó el carro en tercera. |
bölmek(konuşmayı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Por favor deja de entrometerte, ya te va a tocar el turno de hablar. |
tokat atmak, tokatlamak, sille atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Wendy abofeteó a Carl cuando se enteró de que había estado poniéndole los cuernos. |
hapse atmak, hapsetmek, zindana atmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ella confesé el crimen solo después de que la aprisionaran. |
hızlandırmak, süratlendirmek, hız vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Puedes apurar un poco? Hay gente esperando detrás tuyo. |
sözünü kesmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Me interrumpió mientras hablaba. |
bıçaklamak(coloquial) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
hata yapmak, pot kırmak, gaf yapmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) El equipo local se equivocó varias veces durante el partido de fútbol. |
berbat etmek(vulgar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Es tu última oportunidad, ¡no la cagues! |
okşama, elleme, elle sarkıntılık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A Rhonda no le gustaba el toqueteo de Neil. |
şişelemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Esta es la planta en donde embotellan la cerveza. |
akıl hastanesine yatırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Internaron a la escultora Camile Claudel en 1930 y murió 30 años después. |
tutuklamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hata yapmak(vulgar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Perdón, la cagué. |
bastırmak, tıkamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Paul trató de forzar un dólar en la máquina expendedora pero no pudo. |
ahıra koymak(at, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los jinetes estabularon a sus caballos. |
hata yapmak, yanlış yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Hizo un gran trabajo, pero se equivocó en un par de ocasiones. |
pot kırmak(vulgar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kutuya koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Empaqueté el regalo de mi abuela y se lo envié. |
şişeye koymak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Enfrascaron las libélulas y se las llevaron a casa. |
işini/görevini yapmamak(figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La compañía metió la pata cuando su producto tardó en llegar a ciertos mercados clave. |
(birini) yatırmaklocución verbal (literal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) De lunes a viernes, meto a mis hijos en la cama a las 10 |
ortalığı karıştırmak, olay çıkarmak(figurado, coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La pandilla de motociclistas entró rugiendo al pueblo, dispuesta a sembrar cizaña. |
riske girmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Casi meto la pata cuando le pregunté por su mujer. |
sorun çıkarmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Guárdate las preocupaciones y nos metas cizaña. |
pot kırmak, gaf yapmak, çam devirmeklocución verbal (error, coloquial) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Parecía que nuestro equipo iba a ganar, pero el portero metió la pata en el último segundo y perdimos. |
söze karışmak(coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si sabes la respuesta, por favor mete baza. |
katılmak(coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) ¿Puedo meter un bocadillo? Sólo quería decir que tu presentación me pareció fantástica. |
okşamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La joven estaba toqueteando a su novio. |
vites küçültmek(AmL, excepto UY) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ben metió una velocidad interior en el auto en la colina. |
içine çekmek(birisini bir olayın) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) ¡No me metas en tus problemas! |
sokmak, içine sokmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pon el enchufe en la pared, y enciende la luz. |
kurcalamak(coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Alguien ha metido mano en el proyector y ahora no anda. |
rahatlatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Abre el compartimento de la batería e introduce suavemente la batería. |
hata yapmak, hata yaparak işi bozmak(coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hapse atmak, içeri tıkmak(gayri resmi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ese hombre ha cometido crímenes terribles, el juez lo va a meter entre rejas durante una larga temporada. |
hapse atmak, hapse tıkmaklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lo metieron entre rejas en una celda que era apenas lo suficientemente grande como para moverse. |
kapatmak/hapsetmeklocución verbal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Al ganado lo meten en el corral fuera del matadero. |
kodese tıkmak(AR, coloquial) (argo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Lo mandaron en cana por robar la licorería del barrio. |
-e sokmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Para encender el coche, pon las llaves en el arranque. |
hapis cezasına çarptırmaklocución verbal (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Arrestaron a Johnno de nuevo, ¡esta vez seguro lo meten preso! |
sıkıştırmak(figurado) (içine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La caja estaba hasta los topes, pero se las arregló para embutir dos libros más. |
elle taciz etmeklocución verbal (coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Encontró a su novio en el bar metiéndole mano a otra muchacha. |
elle sarkıntılık etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Acusó al hombre de haber tratado de manosearla. |
gaf, pot(coloquial) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El jefe no te va a perdonar esta metedura de pata. |
gaf, pot(coloquial) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La jefa no te va a perdonar fácil esta metedura de pata. |
aldatmakexpresión (coloquial, figurado) (eşini, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ella no empezó a meter los cuernos sino hasta el tercer año de matrimonio. |
münakaşaya girmek(en un discusión) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) No te metas en sus peleas por dinero. |
hata yapmak, yanlış yapmak(figurado, coloquial) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Perdona, metí la gamba al calcular cuánto te debía. |
cebe koymak, cebe yerleştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Polly cerró la puerta y metió las llaves en el bolsillo. |
sürüyü toplamaklocución verbal (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los vaqueros metieron en un corral al ganado antes del atardecer. |
akıl hastanesine yatırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mi hijo tuvo una crisis de nervios y lo internamos. |
dahil etmek(a alguien) (birisini bir şeye) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El testimonio de Valerie involucró a su esposo en el crimen. |
tıkmak, tıkıştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nancy metió a presión todas sus pertenencias en el auto y partió rumbo a una nueva vida. |
(küçük bir yere) sıkıştırmak/tıkıştırmak/sığdırmaklocución verbal (coloquial) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Craig metió con calzador el libro entre otros dos que había en la estantería. |
meşgul etmek(birini bir şeyle) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Es importante involucrar a los niños en las discusiones sobre temas que afectan a toda la familia. |
sığdırmak(figurado) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Metimos mucho turismo en nuestros tres días en París. |
kapatmak(bir yere) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
içeri sokmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Métete la camisa dentro del pantalón, que pareces muy desaliñado. |
bozmakexpresión (coloquial) (plan, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
başını derde sokmak(birisinin) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Chloe me metió en problemas por pasarme notas en clase. |
İspanyolca öğrenelim
Artık metido'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
metido ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.