İspanyolca içindeki estilo ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki estilo kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte estilo'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki estilo kelimesi tarz, üslup, (sanatsal) stil, biçem, üslup, tarz, zerafet, şıklık, giyim tarzı, stil, lüks, üslup, boyuncuk, okşama, yöntem, metod, usul, yol, üslup, stil, tarz, stil, tarz, yazı, konuşma/yazma tarzı, söyleyiş/kelimeleri kullanma şekli, ifade tarzı/anlatım, tarz, tavır, hal, stil, tarz, stil, tarz, tarz, stil, tarz, stil, tarz, stil, tarz, tarz, tür, çeşit, tasarım, yüzme becerisi, tarz, stil, his, intiba, izlenim, ton, tarz, stil, kılıksız, serbest stilde, ıvır zıvır, klasik olarak, zevkli bir şekilde, kendince, kendine göre, havalı bir şekilde, yaşam tarzı, yaşam biçimi, serbest yüzme, hiç de öyle değil, yaşam biçimi, dolaylı anlatım, konserve kuru fasulye, büyük köşk/malikâne, serbest stil, serbest, (yerlilerin ailelerinden ayrılarak yaptığı) dolaşma/gezinme, serbest, gotik sanat, harf, arzu edilen yaşam tarzı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
estilo kelimesinin anlamı
tarz, üslupnombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ella tiene un estilo propio. Şımarık tavrıyla hayranlarını çileden çıkardı. |
(sanatsal) stil, biçem, üslup, tarznombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Van Gogh tiene un estilo distintivo de pintura. Van Gogh'un kendine özgü bir stili (or: üslubu) vardır. |
zerafet, şıklıknombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ella luce la ropa con estilo. ⓘEsta oración no es una traducción de la original. Şıklığıyla izleyenleri büyüledi. |
giyim tarzı, stilnombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Su vestido tiene un estilo hippie. |
lüksnombre masculino (lujo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A él le gusta viajar con estilo. |
üslupnombre masculino (literario) (edebi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) No me gusta el estilo de Dickens. |
boyuncuknombre masculino (botánica) (bitkilerde) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El estilo no debe confundirse con el estambre. |
okşama
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Aprendimos nuevos estilos de masaje en clase. |
yöntem, metod, usul, yolnombre masculino (forma de hacer las cosas) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Su estilo de persuasión consiste en un poco de encanto y otro poco de intimidación. Kullandığı ikna yöntemi hem etkilemeyi hem de gözdağı vermeyi içeriyor. |
üslup, stil, tarz
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Shaun siempre se viste con mucho estilo. |
stil, tarz
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La revista del corazón solo contrataba escritores con estilo. |
yazı(de escritura) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Su estilo es claro y conciso. Yazısı oldukça açık ve nettir. |
konuşma/yazma tarzı, söyleyiş/kelimeleri kullanma şekli
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El estilo de la novela puede parecer anticuado para muchos lectores. |
ifade tarzı/anlatım
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tarz, tavır, halnombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El nuevo jefe adoptó un estilo relajado hacia sus empleados. Yeni patron işçileri ile daha rahat bir tarz ile iletişim kurdu. |
stil(moda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Me gusta su estilo: medio urbano y medio punk. |
tarz, stil
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El estilo moderno utiliza colores más brillantes. |
tarznombre masculino (müzik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El estilo de ese grupo me gusta de verdad. |
tarz, stilnombre masculino (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El estilista le dio al vestido un estilo moderno. |
tarz, stilnombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Me gusta el estilo de esa casa. ¿Es neogótico? |
tarz, stil
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Los demás no compartían su estilo conservacionista. |
tarznombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Brad tiene mucho estilo. Tiene un rollo muy guay y es muy popular entre las chicas. |
tarznombre masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tür, çeşit
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La versión escocesa del gaélico no es igual que la versión irlandesa. |
tasarım
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yüzme becerisi(PR, técnica en la natación) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Su nado era excelente. |
tarz, stil
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Si continúas actuando de esa manera, no responderé a más preguntas tuyas. |
his, intiba, izlenim
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Es un café pero tiene el ambiente de un pub. Burası aslında bir kafe ama bar hissi veriyor. |
ton
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La decoración de su casa es de un tenor muy suave. |
tarz, stil
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El aspecto de su ropa, con frecuencia resulta bohemio. |
kılıksız
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ojalá mi madre no usara ropa tan vieja y desaliñada. |
serbest stilde(natación) (yüzme) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) El instructor le dijo a Sara que nade dos largos libres. |
ıvır zıvır(abreviatura) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
klasik olarak(eğitim) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
zevkli bir şekilde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
kendince, kendine göre
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Todas las islas griegas son únicas a su manera. |
havalı bir şekildelocución adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Entró a la habitación con estilo, vistiendo un ostentoso pañuelo. |
yaşam tarzı, yaşam biçimilocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A Karen le gustaba vivir en una gran ciudad porque le daba el tipo de estilo de vida que ella disfrutaba. |
serbest yüzmelocución nominal masculina (natación) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El evento favorito de las competiciones de natación de Danielle es el estilo libre. |
hiç de öyle değil
No pienso emperifollarme, ir a esa fiesta, estar con gente que no me interesa, volver a las mil y una, ni nada por el estilo. |
yaşam biçimilocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Para muchos, el uso de ordenadores portátiles se ha convertido en un estilo de vida. |
dolaylı anlatımlocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El estilo indirecto ocupa todo un capítulo de mi libro de gramática. |
konserve kuru fasulye
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mi cena rápida favorita son porotos en salsa de tomate sobre tostadas, con un huevo encima. |
büyük köşk/malikânelocución nominal masculina (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La familia acaba de vender un palacete de estilo francés a 8 millones de euros. |
serbest stillocución nominal masculina (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
serbestlocución adjetiva (yüzme, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mary salió segunda en la carrera de estilo libre. |
(yerlilerin ailelerinden ayrılarak yaptığı) dolaşma/gezinmelocución nominal femenina (Australia) (Avustralya) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
serbestlocución adjetiva (stil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
gotik sanat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La editorial se especializa en estilo gótico y romántico. |
harf
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) El estilo de letra del ensayo es fácil de leer. |
arzu edilen yaşam tarzı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ben se trasladó a California para probar su estilo de vida. |
İspanyolca öğrenelim
Artık estilo'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
estilo ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.