İngilizce içindeki struggling ne anlama geliyor?

İngilizce'deki struggling kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte struggling'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki struggling kelimesi zorlanan, zorluk çeken, zorlanan, zorluk çeken, mücadele, çırpınma, zorlanmak, çabalamak, uğraşmak, mücadele etmek, savaş vermek, uğraş, çırpınmak, güçlükle hareket etmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

struggling kelimesinin anlamı

zorlanan, zorluk çeken

adjective (figurative (having difficulties)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Rose is a struggling playwright; she hopes to get her work recognised one day.

zorlanan, zorluk çeken

adjective (having financial difficulties) (mali açıdan)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
There are many struggling families working in low-paid jobs.

mücadele

noun (difficult endeavour) (zor uğraş)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The marathon was a struggle for me, but I finished.
Bu konudaki ısrarlı çabalarımız boşa gitti.

çırpınma

noun (attempt to get free) (serbest kalmak için, vb.)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
We watched the fly and his struggle to free himself of the flypaper.

zorlanmak

intransitive verb (have difficulty)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
I can drive a right-hand drive car, but I have to admit that I struggle.
İşi doğru yapmak için çabalıyorum çünkü bu konu benim için çok önemli.

çabalamak, uğraşmak

intransitive verb (strive to do [sth])

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
I'm really struggling to get this right because it's important to me.

mücadele etmek, savaş vermek

intransitive verb (society)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
The minorities have struggled for equal rights.
Anne, yetim kalan çocuklarına bakabilmek için çırpındı.

uğraş

noun (contest, fight)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The struggle to pass the immigration law lasted two years.

çırpınmak

intransitive verb (physical: resist, try to get free, etc.)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
No matter how Matthew struggled, he couldn't free himself from the ropes that bound him.

güçlükle hareket etmek

intransitive verb (move with difficulty)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
The farmer struggled across the muddy field.

İngilizce öğrenelim

Artık struggling'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

struggling ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.