İngilizce içindeki my ne anlama geliyor?
İngilizce'deki my kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte my'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki my kelimesi benim, hayda, hayatım boyunca, yaşamım boyunca, kendin al, yemin ederim ki, Allah canımı alsın ki, canım, deneyimlerime dayanarak, bence, halt etmişsin, benim hatam, sevgilim, canım, dostum, ahbap, aman Allahım, aman tanrım, aman tanrım, yavrum, yavrucuğum, aşkım, adım, bir şey değil, söz, şeref sözü, aman, aman tanrım, hayatımda hiç, hiçbir zaman, aman Allahım, aman tanrım, tek başıma, kendi başıma, yolda, cesedimi çiğnemen lazım, cesedimi çiğnemeden olmaz, hayatta olmaz, küfür ettiğim/kaba konuştuğum için bağışlayın, bütün kalbimle, memnuniyetle anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
my kelimesinin anlamı
benimadjective (possessive: belonging to me) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Have you seen my keys? I'm going to brush my hair. |
haydainterjection (informal (expressing surprise) (şaşkınlık ifadesi) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Oh, my! Are you serious? |
hayatım boyunca, yaşamım boyuncaadverb (throughout my lifetime) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I was born in Manchester, and I've lived here all my life. |
kendin alexpression (help yourself) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) If you want some lemonade, be my guest! |
yemin ederim ki, Allah canımı alsın kiinterjection (infantile (promise) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Mum, I'll clean my room in the morning. Cross my heart and hope to die! |
canıminterjection (term of affection) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Charles, dearest, would you bring me my newspaper? |
deneyimlerime dayanarakadverb (having experienced it myself) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
benceadverb (to my mind, as far as I am concerned) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) In my opinion she's too young to get married and have children. |
halt etmişsininterjection (slang, vulgar (expressing defiance or contempt) (kaba) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) You don't like it? Well, kiss my ass! |
benim hataminterjection (slang (admitting a mistake) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Did I step on your foot? Sorry! My bad! |
sevgilimnoun (term of affection) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) By the time you get this, my darling, I shall be in France. |
canıminterjection (term of affection) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) "Frankly, my dear, I don't give a damn!" is the line famously spoken by Rhett Butler in "Gone With The Wind". |
dostumnoun (ironic, informal (used to threaten or warn) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Any more of that talk, my friend, and there will be trouble! |
ahbapnoun (dated (informal address) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aman Allahım, aman tanrıminterjection (expressing shock or surprise) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Oh my God! Get that child out of that mud puddle this instant! |
aman tanrıminterjection (astonishment) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) My goodness! What a lot of food you have prepared! |
yavrum, yavrucuğuminterjection (affectionate term for a child) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Come here, my little one, and I'll tell you a story. |
aşkımnoun (informal (affectionate term) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Are you coming my love? |
adım(I am called, I am known as) My name is Joe. |
bir şey değilinterjection (you're welcome) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) A: Thanks for all your help. B: My pleasure. |
söz, şeref sözünoun (my solemn promise) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) This car is in 100% perfect condition, I give you my word. |
aman, aman tanrıminterjection (expressing astonishment) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) My word, that candy certainly is sour! My word, that is one beautiful woman. |
hayatımda hiç, hiçbir zamanadverb (not ever) Never in my life have I seen such an ugly dog! |
aman Allahıminterjection (expressing horror or astonishment) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
aman tanrıminterjection (astonishment) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Oh my goodness! There's a huge spider in the bathroom! |
tek başımaadverb (without company) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I have lived on my own since my daughter moved out. |
kendi başımaadverb (without help) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I'm proud of myself for assembling the wardrobe on my own. |
yoldaadverb (en route) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) We stopped off on the way and took photos. |
cesedimi çiğnemen lazım, cesedimi çiğnemeden olmaz, hayatta olmazinterjection (slang, figurative (expressing complete refusal) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) You'll have custody of my children over my dead body! You want to borrow my jeans? Over my dead body! |
küfür ettiğim/kaba konuştuğum için bağışlayıninterjection (informal, figurative (excuse me for swearing) (resmi olmayan dil) That guy's a real bastard, if you'll pardon my French. |
bütün kalbimleadverb (informal (completely and sincerely) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) My darling, I love you with all my heart. |
memnuniyetleinterjection (polite reply to request or thanks) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) |
İngilizce öğrenelim
Artık my'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
my ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.