İngilizce içindeki minded ne anlama geliyor?
İngilizce'deki minded kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte minded'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki minded kelimesi görüşlü, meraklı, öyle istemek, -e karşı istekli olmak, akıl, zihin, beyin, zekâ, akıl, itiraz etmek, itirazı olmak, -e bakmak, ilgilenmek, bakmak, dikkat etmek, itiraz etmek, karşı çıkmak, ruh, zeka, zeki kimse, fikir, düşünce, akıl, zihin, itaat etmek, uymak, dikkatli olmak, itaat etmek, dikkat etmek, göz kulak olmak, aldırmak, aldırış etmek, umursamak, rahatsız olmak, unutkan, açık fikirli, aynı kafada, dar görüşlü, açık fikirli, açık görüşlü, kararlı, kararlı, akıllı, kararlı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
minded kelimesinin anlamı
görüşlüadjective (as suffix (thinking a certain way) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Margret is analytically-minded and has always loved math. |
meraklıadjective (as suffix (having a certain interest) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) All of Jim's friends are sports-minded too. |
öyle istemekexpression (disposed, inclined) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) We could go to the museum instead, if you are so minded. |
-e karşı istekli olmakverbal expression (disposed, inclined to do) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The teacher told the children that she was minded to put the toys away if they didn't stop arguing. |
akıl, zihin, beyin, zekânoun (brain) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The mind can perceive what the eyes cannot see. Gözlerimizin göremediği şeyleri zihnimizle algılayabiliriz. |
akılnoun (sanity) (akıl/ruh sağlığı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He must have lost his mind! Aklını yitirmiş olmalı! |
itiraz etmek, itirazı olmakintransitive verb (care, object) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I'd like to sit here. Do you mind? Buraya oturmamın bir sakıncası var mı? |
-e bakmak, ilgilenmektransitive verb (attend to) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mind your own business and don't tell others what to do. Sen kendi işine bak (or: işinle ilgilen), başkalarına karışma. |
bakmaktransitive verb (child, pet: care, supervise) (çocuk, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) My sister minds the kids for me while I'm working. |
dikkat etmektransitive verb (pay attention) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mind your manners when you go to the dinner party. |
itiraz etmek, karşı çıkmaktransitive verb (object to) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Do you mind having to babysit for your brothers so often? |
ruhnoun (spirit) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) In old age, the mind is often willing when the body isn't. |
zekanoun (intellect) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He has a quick mind. |
zeki kimsenoun (person: intelligent) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) She is one of the best minds in the business. |
fikir, düşüncenoun (opinion) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Don't change your mind about this issue, please. |
akıl, zihinnoun (attention) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) His mind was not on the lost keys and he forgot all about them. |
itaat etmek, uymakintransitive verb (obey) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) He's always in trouble and doesn't mind. |
dikkatli olmakintransitive verb (be careful) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Please mind when you are crossing the road. |
itaat etmektransitive verb (heed, obey) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mind your mother and clean your room. |
dikkat etmektransitive verb (watch out) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mind the slippery steps. |
göz kulak olmaktransitive verb (watch) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Would you mind the shop for me? |
aldırmak, aldırış etmek, umursamaktransitive verb (care about) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I don't mind the other commuters' rudeness. |
rahatsız olmaktransitive verb (be disturbed by) (bir şeyden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I very much mind the intrusions of government. |
unutkanadjective (forgetful) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) He's so absentminded that he forgot his own birthday! |
açık fikirliadjective (tolerant, liberal) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I am broadminded about food and don't mind trying unfamiliar dishes. Although generally conservative in outlook, she was very broad-minded on women's issues. |
aynı kafadaadjective (people, organizations) (gündelik dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sometimes it's difficult to meet like-minded people when you move to a new city. |
dar görüşlüadjective (prejudiced, intolerant) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I'm not so narrow-minded as to impose my personal taste on others. |
açık fikirli, açık görüşlüadjective (tolerant, accepting) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) When you travel to another country you should be open-minded. I try to maintain an open-minded attitude regardless of a person's politics or religion. |
kararlıadjective (determined, focused) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mandy's single-minded efforts to join the team finally paid off. |
kararlıadjective (determined, wilful) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
akıllıadjective (mentally strong) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kararlıadjective (adamant) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
İngilizce öğrenelim
Artık minded'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
minded ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.