Fransızca içindeki lieu ne anlama geliyor?

Fransızca'deki lieu kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte lieu'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki lieu kelimesi yer, mahal, mekân, olay yeri/mahalli, yer, mekan, yer, mahal, hodri meydan, yap da görelim, kömür balığı, olay yeri, suç mahalli, son olarak, kilise, bulunduğu/olduğu yer, pis/iğrenç yer, hareketli/kalabalık yer, belirli, geçirmek, on beş günde bir olan/çıkan, iki haftada bir olan/çıkan, -in yerine, yerine, -in yerine, mabet, tapınak, ibadet yeri, işyeri, doğum yeri, basmakalıp laf, sık gidilen/uğranan yer, uğrak yeri, bomba mahali, bombalanan yer, koruma, gece kulübü, mezun olunan okul, toplanma yeri, buluşma noktası, suç mahalli, doğum yeri, sığınak, faaliyet merkezi, yol açmak, iki haftada bir olan, öncelikle, yerine, bamakalıp/beylik söz, klişe, hac için gidilen yer, hayal alemi, etkinlik yeri, tekrarlayan tema, ilk defa gösterilmek, gerçekleşmek, yerine, -acak yerde, birşeyi başka birşeyin yerine kullanmak, yerine kullanmak, aynı anda olmak, (-diği) yer, beyaz ırkın tarafını tutmak, alkolsüz, içkisiz, açlık, uğrak yeri, sık gidilen yer, mahkeme yeri, faaliyet merkezi anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

lieu kelimesinin anlamı

yer, mahal, mekân

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Ce parc est un de mes endroits préférés.
Bu park, en sevdiğim yerlerden biridir.

olay yeri/mahalli

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

yer

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

mekan

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le lieu de la réunion annuelle était généralement à la campagne.

yer, mahal

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

hodri meydan

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)

yap da görelim

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Si tu penses que tu peux faire mieux, alors, vas-y !

kömür balığı

(poisson)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

olay yeri, suç mahalli

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La police a tenu tout le monde à distance de la scène du crime.

son olarak

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Enfin, assurez-vous de ne pas avoir oublié vos affaires.

kilise

(religion catholique)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Nous avons trois églises dans un rayon de quelques centaines de mètres.
Bu civarda üç adet kilise bulunmaktadır.

bulunduğu/olduğu yer

(birşeyin/birisinin)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La police recherche des informations pour déterminer son emplacement.

pis/iğrenç yer

(familier) (mecazlı)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Cette ville était charmante avant, mais avec la baisse des emplois et la montée des crimes, cet endroit est devenu un trou.

hareketli/kalabalık yer

(figuré) (mecazlı)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La salle de rédaction est une ruche tous les après-midi.

belirli

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Les horaires fixes de bureau d'Eleanor sont 9 heures - 15 heures, du lundi au vendredi.

geçirmek

(une histoire) (hikayeyi, vb. bir yerde/zamanda)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Helena situe son histoire durant la Deuxième Guerre mondiale.

on beş günde bir olan/çıkan, iki haftada bir olan/çıkan

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Elle n'est jamais en retard pour son chèque de loyer bimensuel.

-in yerine

locution adverbiale

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Vous pouvez utiliser des tomates en boîte au lieu des fraîches dans cette recette.

yerine

(bağlaç: Kendi başına bir anlam taşımayan, cümlede eş görevli sözleri ve cümleleri birbirine bağlayan sözcüktür (örnek: "kitabı aldı, fakat geri vermedi").)
Je préfère les vieilles maisons plutôt que les modernes.

-in yerine

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Le vice-président assistera au sommet à la place du président.

mabet, tapınak, ibadet yeri

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Edgar a visité le lieu saint sur la montagne et y a laissé une offrande.

işyeri

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Il est important d'avoir un lieu de travail où on se sente bien ; après tout, on y passe beaucoup de temps !

doğum yeri

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Indiquez votre lieu et votre date de naissance sur le formulaire.

basmakalıp laf

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
L'expression « fuir comme la peste » est un cliché.

sık gidilen/uğranan yer, uğrak yeri

(resmi olmayan dil)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Ce club était devenu le rendez-vous (or: le repaire) des élèves après l'école.

bomba mahali, bombalanan yer

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

koruma

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

gece kulübü

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

mezun olunan okul

(Belg, Suisse, Can)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Son alma mater était Bennington College dans le Vermont.

toplanma yeri

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La place du marché était un lieu de rassemblement pour les gens du coin tous les samedis.

buluşma noktası

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La bibliothèque était leur lieu de rencontre, car elle se situait près de chez eux.

suç mahalli

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

doğum yeri

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
De nombreuses personnes ne voyagent jamais loin de leur lieu de naissance.

sığınak

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Il y a des groupes qui aident les réfugiés à trouver un lieu sûr (or: un abri) quand ils rejoignent un nouveau pays.

faaliyet merkezi

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Cette ville est un des hauts lieux touristique du monde.

yol açmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
L'absence de nourriture a déclenché des émeutes.

iki haftada bir olan

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

öncelikle

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)

yerine

(bir şeyin, birisinin)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)

bamakalıp/beylik söz, klişe

(déclaration banale)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le fait que nous utilisions seulement une infime partie de notre cerveau est un lieu commun.

hac için gidilen yer

(figuré) (mecazlı)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

hayal alemi

nom masculin (mecazlı)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

etkinlik yeri

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

tekrarlayan tema

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

ilk defa gösterilmek

(film)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le film sortira (or: sortira au cinéma) à Noël.

gerçekleşmek

locution verbale (planlandığı gibi)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La réunion aura lieu comme prévu.

yerine, -acak yerde

(bir şeyi yapmak)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
J'ai regardé la télé au lieu de faire mes devoirs.

birşeyi başka birşeyin yerine kullanmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

yerine kullanmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

aynı anda olmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

(-diği) yer

Ce bar est l'endroit où (or: le lieu où) nous nous sommes rencontrés.
Bu bar, onunla ilk tanıştığımız yerdir.

beyaz ırkın tarafını tutmak

locution verbale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le studio fait face à des allégations virulentes comme quoi il ferait trop jouer d'acteurs blancs dans l'histoire.

alkolsüz, içkisiz

nom masculin (sans alcool) (mecazlı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Dans certaines régions de la Louisiane, l'alcool est prohibé.

açlık

Durant les années de la guerre, la nourriture était rare.

uğrak yeri, sık gidilen yer

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Frank est parti pêcher dans son lieu de prédilection.

mahkeme yeri

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le juge a choisi le lieu du procès.

faaliyet merkezi

nom masculin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Cette rue était autrefois un haut lieu de la création musicale.

Fransızca öğrenelim

Artık lieu'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.